GEREKENLER

Genellikle verilen cevap suyun rengi olmadığı şeffaf olduğudur. Ancak bu bilgi yanlıştır. Suyun rengi aslında mavidir. Son derece soluk bir tonudur, ama mavidir.

Çin Seddi için "aydan görülebilen tek yapı" olduğu düşüncesi çok yaygın olsa da, aydan hiçbir yapı görülememektedir. Bu düşüncenin nedeni genellikle ay ile uzayın karıştırılıyor olmasından kaynaklanır. Uzay oldukça yakın olduğu için birçok yapı görülebilir. Ancak aydan hiçbir yapı görülemez.

Dünyadaki en uzun dağ Hawaii Adası'ndaki Mauna Kea'dır. Bu dağın, deniz seviyesinden yüksekliği 4206 metre iken, deniz yatağından zirveye kadar olan yüksekliği ise 10.200 metredir. Mauna Kea, Everest Dağı'ndan 1352 metre daha uzundur.

Dünyanın en kurak yeri bilinenin aksine Antarktika'dır. Kıtanın bazı kesimlerine 2 milyon yıldır yağmur yağmamıştır. Sahra Çölü yılda sadece 25 mm yağış alırken, bu oran Antarktika'ya düşen yıllık ortalama yağış da hemen hemen aynıdır. Ancak kıtanın Dry Valleys olarak bilinen yüzde 2'lik kısmında buz ve kar yoktur ve buraya hiç yağmur yağmaz. 

7 | ÇIĞLIK

NATIONAL GALLERY, OSLO
Bu Edward Munch’ın dışavurumcu serisinin bir parçasıdır. Arka planda Norveç’den bir manzara vardır. Ve tablo, modern hayatın ızdıraplarını sembolize eden çığlık atan bir figürü tasvir eder. 1893-1910 arasında yapılmış dört versiyon vardır. Bunlardan ikisi, Oslo Ulusal Galerisi’nde , diğeri de aynı şehirdeki Munch Müzesi’nde sergilenmektedir. Dördüncüsü, 2012’de yaklaşık 120 milyon dolara satıldı. 1893 tarihli en eski versiyon Ulusal Galeri’de, ve 1994’de çalınmıştı fakat birkaç ay sonra ortaya çıkarıldı. Diğer bir versiyon da 2004’de Munch Müzesi’nden çalınmış ve 2006’da geri alınmıştı.   

8 | YILDIZLI GECE

MUSEUM OF MODERN ART, NEW YORK
Van Gogh’un en ünlü resmi, Saint-Rémy köyünü tasvir eder ve sanatçının en muhteşem şaheseri kabul edilir. Manzara, bir akıl hastanesi’nin camından dış çevrenin görünümünü betimler. Ve 1889’da sanatçı bu görüntüyü hafızasından resmetmiştir. 1941’den bu yana New York’da.  

9 | VENÜS’ÜN DOĞUŞU

UFFIZI GALLERY, FLORANSA
Botticelli tarafından 1485-1487 arasında yapılan tablo, tanrıça venüs’ün denizden doğuşunu tasvir eder. Kimse ilk olarak nerede sergilendiğini bilmiyor fakat, Floransalı Medici ailesi tarafından yaptırılmıştır. Bütün zamanların en çok repredüksyonu üretilen eseri olmuştur.

10 | MILO VENUSÜ

LOUVRE MUZESİ, PARIS
Bu heykel 2100 yıldan fazla zaman ayakta kaldı; orijinal kolları haricinde. MÖ 100-130 yılları arasında yapıldığı düşünülen heykel, Afrodit (Romalılar için Venüs) ‘i Yunanlı aşk ve güzellik tanrıçasını tasvirler. Mermerden yapılan heykel, gerçek boyutlardan oldukça büyüktür ve en ünlü antik Yunan heykellerinden biridir. 1820’de Yunanistan’ın Milos adasında bir çiftçinin tarlasında bulunmuş ve Fransa tarafından almıştır.

4 | DAVUT

ACCADEMIA GALLERY, FLORANSA

Bu muhtemelen, Rönesans heykel sanatının en muhteşem şaheseridir. Michelangelo bu heykeli 1501-1504 yılları arasında yaratmıştır. Heykel, İncil’den bir kahraman olan Davut’un çıplak vücudunu gösterir. 5.17 metre boyundaki heykel önceleri şehrin ana meydanlarından birinde sergileniyordu ancak Accademia Galeri eserin zarar görmekten korunması için taşınmasına önayak oldu. Eski yerinde şu an bir kopyası bulunuyor.

5 | PİETÀ

AZİZ PETER’S BAZİLİKASI ROMA

Michelangelo, 1500 yılında Bakire Meryem’in İsa’yı kucağında tuttuğu bu gerçek boyutlu eseri Roma’daki Aziz. Peter Bazikilası’nda sunduğunda sadece 25 yaşındaydı. Sanatçının diğer heykeltraşların ulaşamadığı, ölü İsa’ya dair  bu gerçekçi yorumu, genç bir delikanlıyken ölü bedenleri incelemiş olmasıyla açıklanabilir. Bir diğer dikkat çekici ayrıntı da, tek bir mermer blokundan oyulmuş olmasıdır.

6 | GUERNİCA

REINA SOFIA MÜZESİ, MADRİD
Picasso’nun 1937 tarihli en ünlü eseri, savaşın trajedisini bir Bask şehri olan Guernica’nın Almanlar tarafından bombalanmasına dikkat çekerek gözler önüne serer. Üç metreden uzun büyük bir kanvas üzerine yapılmıştır.

1 | MONA LİSA

LOUVRE MÜZESİ, PARIS
Bu şaheserlerin şaheseri, bütün resimler arasında en ünlü, en çok tartışılmış ve en esrarengiz olanı. Bu, adının Lisa Gherardini olduğu söylenen bir kadının portresi, Leonardo da Vinci tarafından 1503 ve 1506 yılları arasında yapıldı. 1797’den beri, -1911’de çalındığı ve 1913’de Louvre Müzesi’ne iade edildiği 2 yıl hariç- Paris’te kalıcı olarak sergileniyor. Bu gülümseme tasviri o zamandan beri dünyanın hayal gücünü de ele geçirdi. 

2 | SON AKŞAM YEMEĞİ

SANTA MARIA DELLE GRAZIE MANASTIRI, MİLAN
Da Vinci’nin diğer şaheseri, İncil’in en ünlü sahnelerinden birini tasvir eder. Diğer birçok muhteşem eserin aksine bir müzede değil, fakat Milan’daki bir manastarın duvarını süslüyor. Sınırlı sayıda ziyaretçinin görmesine izin verilen eser, 1494-1498 yılları arasında yapılan freskte, İsa ile görülen 12 havariden birinin aslında Magdalalı Meryem olduğu söylentiler arasındadır. Bu spekülasyonlar, Dan Brown’un “Da Vinci Şifresi“ adlı kitabında geniş yer tutmuştur.

3 | SISTINE ŞAPELİ ADEM’İN YARATILIŞI

PAPALIK SARAYI, VATİKAN ŞEHRİ
Dünyanın en ünlü freskosu, Vatikan Müzesi’ndeki Sistine Şapeli’nin duvarlarını süsler. Michelangelo’nun Eski Ahit’deki Tanrı’nın Adem’i yaratma sahnesini resmetmesi dört yıl sürmüştür. Ellerinin birbirine dokunduğu ikonik görüntünün sayısız reprodüksiyonu yapılmıştır.

‘Akıl Oyunları’, orijinal adıyla ‘A Beautiful Mind’ filminin konusunu özetlemek gerekirse; öğrencilik yıllarında oyun kuramını geliştiren dahi ve Nobel ödüllü matematik profesörü John Nash, delilik ve dahilik arasındaki sınırı karıştırmaya başlamıştır. Egosu ve hırsı ön planda olan Nash, mezun olana dek paranoid şizofren olduğunun farkında bile değildir. Yönetmenliğini Ron Howard’ın yaptığı 2001 yapımı Akıl Oyunları’nın başrollerinde ise Russel Crowe, Ed Harris ve Jennifer Connelly yer alıyor. 2002 Akademi Ödülleri’nde “En İyi Film” ve “En İyi Yönetmen” kategorileri de dahil olmak üzere 6 dalda Oscar’a layık görülen ‘Akıl Oyunları’(A Beautiful Mind), aynı sene BAFTA ve Altın Küre Ödülleri’nde de önemli ödüller elde etmiştir.

Başrollerinde Kevin Spacey, Annette Bening ve Thora Birch gibi oyuncuların yer aldığı 1999 ABD yapımı ‘Amerikan Güzeli’, orijinal adıyla 'American Beauty', 2000 yılındaki Oscar Ödülleri’nde ödülleri silip süpürmüştü. Oscar’a 8 dalda aday olan kült film, “En İyi Film” de dahil olmak üzere, 5 dalda Oscar kazanmıştı. Yönetmenliğini Sam Mendes’in üstlendiği Amerikan Güzeli’nin konusu ise tam bir Amerikan Rüyası taşlaması. Orta sınıf bir ailenin yaşadığı bunalımları konu alan bu gerçekçi film, dışarıdan mükemmel görünen yaşamların yakından bakıldığında nasıl da yapay ve travmatik olabileceğini izleyicinin yüzüne vuruyor. Asla öğrenmeyen bir adamı konu alan ünlü roman Lolita’ya da birçok göndermede bulunan Amerikan Güzeli, kırmızı-beyaz fonlu bir sinema klasiği.

Gelmiş geçmiş en ünlü mafya serisi/üçlemesi ‘Baba’, orijinal ismiyle ‘The Godfather’ı bilmeyen çok azdır. Francis Ford Coppola yönetmenliğinde çekilen, hepsi birer sinema şaheseri olan 3 film de izlemeden ölmemeniz gereken filmlerden bizce. Sicilyalı mafya ailesi Corleoneler’i merkezine alan filmde aile reisi olan “Baba”yı efsanevi aktör Marlon Brando canlandırırken, Don Vito Corleone’nin oğlu, veliaht Michael Corleone’yiyse Al Pacino canlandırıyor. Diane Keaton ve Robert De Niro’nun da kadrosunda yer aldığı film üçlemesi ‘The Godfather’, “En İyi Film” de dahil kazandığı 3 Oscar Ödülü’yle, Oscar Ödülleri’ne doymayan yapımlardan. Etkileyici tema müziği, çekildiği yıllar olan 70’lere göre oldukça ileride olan yapım tekniği, inanılmaz oyunculukları, Don Vito Corleone’nin "Ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım." repliği gibi akılda kalan replikleriyle ‘Baba’ üçlemesini izlemeyen bin pişman!

Çağan Irmak’ın yönetmenliğini yaptığı 2005 yapımı dram filmi ‘Babam ve Oğlum’, 12 Eylül Darbesi döneminde yaşanan bir aile dramı. ‘Babam ve Oğlum’, gördüğü işkence ve yattığı hapisten sonra hastalanan Sadık ve oğlu Deniz’in, Sadık’ın senelerdir görüşmediği anne ve babasına yaptığı zorunlu ama duygu dolu ziyareti konu alıyor. Başrollerinde Çetin Tekindor, Fikret Kuşkan, Hümeyra, Binnur Kaya ve Ege Tanmam gibi isimlerin yer aldığı, izleyiciyi gözyaşlarına boğan efsane Türk filmi ‘Babam ve Oğlum’, vizyona girdiği 2005 yılında 3.500.000 izleyici sınırını aşmıştı. İstanbul Film Festivali’nde de birçok ödüle layık görülen Çağan Irmak filmi, yönetmenin ikinci uzun metrajlı filmiydi.

Okunması gereken kitaplar listemize distopik bir eserle başlıyoruz. Filme de çevrilen Otomatik Portakal, İngiliz yazar Anthony Burgess’e tümör teşhisi konup 1 yıllık ömrü kaldığı söylendiğinde yazılır. Şiddete eğilimli bir grup gencin lideri Alex, modern toplumu şiddete başvurarak ve çok sert bir dille eleştirir. kitap satın almak isterseniz.

Yazdıklarıyla çağdaş edebiyatının en kıymetli temsilcilerinden biri olan Jack London, Martin Eden ile ölmeyen bir eser meydana getirmiştir. Yazar olma tutkusuyla tüm zorluklara, yoksulluklara göğüs geren, içine girdiği ortamların kültür seviyesine yetişmek için durmadan okuyan, sonra da aslında o çevrelerin sahtekârlıklarına tanık olan Martin, büyük oranda Jack London’un kendisidir. Tek farkla ki; Jack London işçi sınıfı yazınında önemli bir edebiyatçı iken, yarattığı Martin Eden karakteri bireyci bir tiptir ve bu bireyciliği onu kötü bir sona götürmektedir. kitabı satın almak isterseniz.

1947 doğumlu Coelho, o ‘’eski dünya’’yı yaşayıp da günümüzde hayatını sürdüren nadir isimlerden biridir. En meşhur eseri Simyacı’yı Mevlana’nın Mesnevi’sinden ilham alarak yazan Coelho yarattığı karakteriyle bir dış ve iç yolculuğu beraber anlatır. Simyacı, İspanya’dan kendi hazinesini bulmak için Mısır piramitlerine giden bir çobanın masalsı öyküsüdür. Bu hazine kişinin kendi kaderini nasıl çizebileceği, mutluluğa nasıl kavuşacağı gibi sorulardan teşekkül eder. kitabı satın almak isterseniz.