Uzay, esrarengizliği ve güzelliği ile hala merak konusu olmayı başarmaktadır. Ne gökyüzünde dünyadan bakıldığında küçücük gözüken yıldızların keşfi, ne de gezegenlere dair bulunan bilgiler, bu bilinmezliği bir nebze de olsa azaltmaya yetmemiştir. Aylar, yıldızlar, gezegenler ve daha birçok gökcismi ortaya çıkmaya ve çıkarılmaya devam etmektedir.

Bütün bu araştırmalar, beraberinde bazı ilginçlikleri de beraberinde getirmektedir. Ortaya çıkan bu bilgiler, insanoğlunu her zaman şaşırtmayı başarmıştır. Uzayın derinliklerine doğru yolculuk yapan astronotlar, bilim adamları ve NASA gibi kuruluşlar bu bilgileri bizlere ulaştırmada en büyük aracı olmuşlardır.

1. Uzay Çok Uzak Değil

Uzayın hep çok uzak olduğu düşünülse de, aslında uzay sanıldığı kadar uzak değil. Uzayın resmen başladığı yer Karman Line (Karman Hattı) olarak belirtiliyor. Belirtilen bu görünmez sınır ise Dünya’nın 100 km üzerinde bulunuyor. Teorik olarak eğer arabanızı yukarı doğru sürebilseydiniz, saatten daha kısa bir sürede uzaya gidebilirdiniz. Çok iyi değil mi?

2. En Sıcak Gezegen Güneşe En Yakın Olanı Değil

Bu bilgiyi belki biliyor, belki de bilmiyordunuz fakat en sıcak gezegen güneşe en yakın olanı değil. Merkür konum itibariyle güneşe en yakın olan gezegen olsa da, en sıcak olanı değil. Merkür, herhangi bir atmosfere sahip değildir ve bu gezegen güneşin doğrudan karşı karşıya olduğunda (gündüzleri) sıcaktır. Bu aşamada Merkür’ün sıcaklığı 425 dereceye kadar yükselebilir, ancak geceleri Merkür’ün sıcaklığı -180 dereceye kadar düşebilir. Venüs ise en sıcak gezegendir. Kalın bulutlar Güneş’in sıcaklığını yükseltiyor ve Venüs her zaman 500 derecelik bir cehenneme dönüşüyor!

3. Uzayda Ayaklarınızın Cildi Soyulur

Biraz ürkütücü bir gerçek olsa da, uzaydaki mikro-yerçekimi sebebiyle astronotlar ayaklarını yürümek için kullanamıyor. Dolayısıyla ayaklardaki cilt yumuşamaya ve hatta pullaşmaya başlıyor.

4. Uzayda Daha Uzunsunuz!

Mikro-yerçekiminin doğurduğu bir diğer ilginçlik ise uzayda boyunuzun birkaç santimetre dahi olsa uzadığıdır. Bunun sebebi ise, yerçekiminin sizi aşağıya doğru itmemesi ve omurganızın düzelmesidir. Uzay istasyonlarında 5 cm’ye kadar uzun olabilirsiniz.

5. Uzayda Ağlayabilirsiniz Ama Gözyaşlarınız Düşmez

NASA’nın gemisinde su, kabarcıklar veya küreler gibi yüzmektedir. Ancak, suyun yerinden çıkmasına kadar olan sürede yüzeye yapışma gibi bir durum söz konusudur. Bu, göz yaşlarınızda kabarcık oluştuğu anlamına gelir. Bu da gözyaşlarının düşmemesine neden olur. Bu durum harika gibi gözükse de, tehlikeleri de bulunuyor. Luca Parmitano adındaki astronot bir uzay yürüyüşünde giysisinde meydana gelen sızıntı dolayısıyla boğulma tehlikesi yaşamıştır.

6. Bir Milyon Dünya Güneşe Sığabilir

Bir milyon Dünya, Güneş’in içine sığabilir. Güneşin büyüklüğü ise ortalama büyüklükteki bir yıldız olarak kabul edilmektedir ve Güneş Sistemi’nin tüm kütlesinin %99’unu oluşturduğu biliniyor.

7. Uzay Çöpü

Uzayın içerisinde, artık yararlı bir amaca hizmet etmeyen ve Dünya’yı çevreleyen insan yapımı nesneler bulunuyor. Bilim adamları, roket ve uydular gibi parçalar da dahil olmak üzere, bugün yaklaşık 500 bin parça çöplük bulunuyor. Bu çöplerin arasında anahtarlar gibi günlük eşyalarda bulunuyor.

8. Mars’ta Gün Batımı

Mars’taki gün batımı, buradaki turuncu-kızıl görüntünün aksine mavidir. İlginç değil mi?

9. Uzayda Metaller Birbirine Yapışıyor

Uzay boşluğunda, iki metal parçası birbirine değdiğinde bağlanırlar. Bu soğuk kaynak denilen bir süreçten dolayıdır. Dünyada ise çevremizde bulunan oksijen nedeniyle bu durum doğal olarak gerçekleşmiyor. Ancak, bazı üretim süreçlerinde kullanıldığı biliniyor. Astronotların araçları içinse, Dünya’dan çıkarken bile bir oksit tabakası tarafından muhafaza edildikleri için böyle bir durum gerçekleşmemektedir.

10.Katı Yüzeyleri Olmayan Gezegenler?

Jüpiter, Satürn, Uranüs veya Neptün gibi gezegenlerin katı yüzeyleri olmadığı için üzerinde yürümeniz mümkün değil.